ISSN: 1304-7191 | E-ISSN: 1304-7205
A new stratigraphy of Istanbul tertiary deposits and their engineering properties
1
Sigma J Eng Nat Sci 2010; 28(4): 323-334
Full Text PDF (Turkish)

Abstract

For over 50 years, the Upper Oligocene – Upper Miocene sedimentary sequence in Istanbul has been thought to be composed of two distinct sequences with an unconformity in between and mapped accordingly. Based on recent field observations and borehole data, it has been concluded that the Gürpınar, Çukurçeşme and Güngören Formations actually constitute a single sequence, named Avcılar Formation, since they are composed of regularly alternating clay-sand/sandstone beds and lenses. The Bakırköy Formation, which is typically composed of carbonate rocks, conformably overlies the Avcılar Formation. Adopting this new stratigraphy eliminates the confusion in selecting suitable geotechnical and engineering geological parameters representing the formations in question and, thus, helps in preventing errors in overall interpretation of site conditions.


İstanbul tersiyer çökellerinin yeni stratigrafisi ve mühendislik özellikleri
1Yıldız Teknik Üniversitesi, İnşaat Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü, Esenler-İSTANBUL
Sigma Journal of Engineering and Natural Sciences 2010; 4(28): 323-334

İstanbul’da yer alan Üst Oligosen-Üst Miyosen yaşlı düzenli çökel dizisi, literatürde 50 yılı aşkın bir süreden beri, kendi içinde mevcut olmayan bir yapay diskordans hattı ile iki farklı dönem çökellerinden oluştuğu varsayılarak haritalanmaktadır. Arazi ve sondaj çalışmalarına dayalı olarak yapılan değerlendirme sonucunda, literatürde ayrı ayrı tanımlanan Gürpınar, Çukurçeşme ve Güngören formasyonlarının tamamının aslında düzenli olarak ardalanan kil-kum/kumtaşı tabakaları ve merceklerinden oluşan bir istif olmaları nedeniyle tek bir formasyon olarak tanımlanmasının doğru olacağı düşünülmüş ve bu istife “Avcılar formasyonu” adı verilmiştir. Avcılar formasyonu üzerine karbonat kayalarından oluşan Bakırköy formasyonu uyumlu olarak gelmektedir. Bu yeni stratigrafinin göz önüne alınmasının, formasyonlar için belirlenen mühendislik özelliklerinin hesaplarda karıştırılmasını engelleyeceği, bu zeminlerde gerçekleştirilecek mühendislik faaliyetlerinde daha doğru büyüklükler kullanılmasını sağlayacağı ve farklı haritalamalara son vererek, geoteknik incelemeleri ve değerlendirmeleri olumsuz etkileyen hataların önüne geçebileceğine inanılmaktadır.